-
AKREP
Hava bulutluydu. Bulutlar tüm gökyüzünü kaplamış sanki yer bulamamış yere ineceklerdi. Ama beyazdı hepsi. Araba düz ve uzun yolda hızlıca ilerliyordu. Şoför koltuğunda oturan Aslı çekmeyen radyodan cızırtılı cızırtılı çalan türküyü çıkarmaya çalışıyordu. Yan koltukta oturan babasına baktı göz ucuyla. Babası uyuyordu. Uyurken bile eli, kolu, bacakları titriyordu. Artık alıştığından acımadı bu kez. Bu yolculuğa…
-
YOLCU
Arabaya bindiğinde saat onu beş geçiyordu. Uzunca bir yol vardı önünde, 10 saat kadar. Akşam 8 gibi varmış olurum diye geçirdi içinden. Arabayı çalıştırdı, gaza bastı ve çıktı yola. Aklına müzik düştü. Radyoyu açtı. Radyoda moda şarkılardan biri çalıyordu. Kapattı hemen. Arabesk müziğe ve popüler kültür ürünü şarkılara tahammül edemiyordu. Kendini farklı hissediyordu. Geçirdi içinden.…
-
Köy ve Kar
‘Saçın gözüküyor’ dedi kadın. Öbürü hemen yazmasını topladı, ‘çocuk çekiştiriyor’ dedi. Utandı besbelli. Kafasını onlardan yana çevirmedi Merve. Hemen başını önüne eğdi. Öbürünün utandığını tahmin edip daha da utandırmak istemedi. Ama utanması gerektiği kendisi değildi ki. Gözlükçüydü. Yani bir erkekti. Kadın olan cinsiyetiyle kendisine namahrem olmayan saç telini görünce neden utanmıştı anlamadı. Aslında saçtan utanmadı.…
-
Yuva
Bir Mayıs günüydü evi bulduğumuzda. Ayaklarımıza kara sular inerek dolaştığımız, her seferinde bin bir umutsuzlukla ‘bulamayacağız galiba’ diyerek beğenmediğimiz onca evden sonra bulmuştuk burayı. Görür görmez de ısınmıştı içimiz. Camında ‘’ KİRALIK’’ yazıyordu. Ana yola bakan uzunca beyaz binanın en üstten bir alt katıydı. Koşarak çaldık kapıyı. Bir genç açtı, sarı dik saçlı, yassı surat…
-
Karanlık
Güneş doğuyor, gök aydınlanıyordu. Pembe ve eflatun bulutlar gökte boylu boyunca uzanmış, miskinlik ediyorlardı. Ay tam tepede, ışığını kısmış, istirahate geçiyordu. Nefes nefese uyandı Suzan. Terlemişti. Zorlu bir kâbustan uyanmış, rüyasını suya anlatmaya banyoya koştu. Çeşmeden akan berrak suya rüyasını anlatmış, akan soğuk suda ellerini, yüzünü iyice bir yıkamıştı. Yüzünü havlu ile bastırarak sildi ki…
-
Hiçkimse
Hava kararıyordu. Akşam çökmüştü eve. Işıkları yakmanın vakti gelmişti. Lale boş boş oturuyor, koltuktan dünyanın dönüşünü iler gibi tembel tembel uyukluyordu. Kalktı, bir makarna suyu koydu. Kabarcıklar çıkararak kaynayınca su döktü makarna tanelerini tencereye. Makarna pişince döktü bir tabağa tencereden suyunu süzerek. Telefonunu karşısına alarak masaya oturup yemeğini yedi. Youtube’da maymunların hayatını anlatan bir belgesel…
-
KORO
Yağmur yağıyordu. Arabanın biri yolda birikmiş suyun içinden geçip etrafına su sıçrattı. Kenara kaçtı Serra. Kaldırımdan, kenarlardan yürüyor, mümkün olduğunca ıslanmamaya çalışıyordu. Yeni ayakkabılarını giymiş, ıslanmasını istemiyordu. Yeni ayakkabıların yanında yeni elbisesini de giymiş, heyecanla Türk sanat müziği korosunun buluşmasının yapılacağı binaya gidiyordu. Binaya vardığında derin bir nefes aldı. Kapıyı tıklatarak içeri girdi. Kendisini karşılayan…
-
YUVA
Bir Mayıs günüydü evi bulduğumuzda. Ayaklarımıza kara sular inerek dolaştığımız, her seferinde bin bir umutsuzlukla ‘bulamayacağız galiba’ diyerek beğenmediğimiz onca evden sonra bulmuştuk burayı. Görür görmez de ısınmıştı içimiz. Camında ‘’ KİRALIK’’ yazıyordu. Ana yola bakan uzunca beyaz binanın en üstten bir alt katıydı. Koşarak çaldık kapıyı. Bir genç açtı, sarı dik saçlı, yassı surat…
-
Anı
Bak aklıma bir anım geldi, anlatmadan geçmeyeyim. Çocuktum o zaman, küçüğüm yani bayağı. Şimdiki yaşım ve hayatımı düşününce bir hayli küçük diyorum o yaşlarıma. Ama büyüğüm ben o yata da bakma sen. Hiç küçük olmadım gibi geliyor. Küçük olmak masum olmak demek gibi. Ben kendimi hiç masum bulmuyorum. Hep hatalı daha doğrusu hep zararlı. Evet…
-
İstasyon
Gün doğmamıştı. Gözlerini açar açmaz yataktan kalktı. Banyoda yüzünü yıkadı, kıyafetlerini giymek için soğuk odasına girdi. Alelacele giyinip çantasını alarak yola koyuldu. Aylardan Ekimdi, hava soğuktu. Koyu bulutlar alçalmış, kuşlar havada ring atıyorlardı. Ihlamur ağacının tepesindeki kargalar tek tek çığlık atıyordu.Hah dedi içinden, tam oldu. Belli ki korkuyordu. Eski sokaktan caddeye koşar adım çıkıyordu, yine…